TMMOB ELEKTRİK MÜHENDİSLERİ ODASI
TMMOB

   Ana Sayfa    İletişim Bilgileri

Hakkımızda Tüm Kitaplar Kategoriler e-Kitaplar Yeni Kitaplar Çok Satılanlar Arama

SEPETİM: (Boş)

2022 YILI ELEKTRİK ENERJİSİ GÖRÜNÜMÜ


Ücretsiz e-Kitap

Yazar Adı:

ELEKTRİK MÜHENDİSLERİ ODASI

ISBN No:

978-605-01-1584-0


Yayın No:

GN/2023/758

Yayın Yeri:

ANKARA

Sayfa Sayısı:

189


 

Giriş


 

İnsan yaşamı için "bir şey" olmadan olmuyorsa o "şey" bir insan hakkıdır. Günümüzde elektrik enerjisi olmadan insan yaşamını bu düzeyde sürdürmek olanaksızdır. Elektrik olmadan sağlık, eğitim, sanayi, tarım, hizmet, ulaşım vs. tüm sektörler çalışamaz ve durur.

Elektrik enerjisi böyledir ve böyle olduğu içindir ki insan hakkı kapsamındadır. İn[1]san hakkı kapsamındaki bir hizmet veya ürün "kar" hırsıyla üretilip tüketime sunulamaz, sunulmamalıdır. İnsan hakkı kapsamındaki bir "ürün" kamu yararı gözetilerek ve çok sıkı bir denetimle üretilip tüketime sunulmalıdır.

İnsan hakkı kapsamında ele alınması gereken elektrik enerjisi planlama, yatırım, üretim, iletim, dağıtım ve tüketim aşamalarındaki tüm iş ve işlemler kamu yararı gözetilerek ve doğrudan kamu eliyle yürütülmelidir. İster fosil yakıtlardan isterse yenilenebilir kaynaklardan üretiliyor olsun elektrik; kesintisiz, ulaşılabilir, ucuz, kaliteli ve çevreye en az zarar verecek şekilde üretilebilir olmalıdır.

Fosil yakıtlar kullanılarak üretilen elektrik sonuçta çevre felaketine yol açmaktadır. Elektrik üretiminde kömür, petrol veya doğalgaz kullanmak çevreyi geri dönülmez biçimde olumsuz etkilemektedir. Su, rüzgar, güneş ve jeotermal kaynakları birincil kaynak olarak kullanmak eğer doğru ve bilimsel ölçülerde planlama ve yatırımlar yapılmazsa yine çevre felaketine yol açabilmektedir. Nükleer enerjinin elektrik üretiminde kullanılması ise çevre felaketinin yanı sıra binlerce yıl süresince insan[1]lığı "ipotek" altına almaktadır.

Çevreye etkisi, ekonomideki yeri ve insan yaşamı için olmazsa olmaz özelliğinin yanı sıra elektrik üretim, iletim ve dağıtım tesisleri yatırımları çok maliyetli yatırımlardır. Doğru planlama ile olması gerektiği kadar yatırım yapılıp ülke kaynakları diğer sektörlerde değerlendirilmelidir.

Doğalgaz ve kömür santrallarındaki teknoloji ve verimlilik önemlidir. Santral verimliliğini arttıran ve çevreye daha duyarlı teknolojilerin geliştirilmesi için yapılan araştırmalar sonucu yapılan yatırımlar büyük önem taşımaktadır. Daha verimli ve temiz yanma teknolojilerin kullanılması sonucu çevreye olan zarar mümkün olduğunca azaltılmaya çalışılmalıdır. Ancak ne yapılırsa yapılsın görünür gelecekte yine de iki önemli sorun çözülemeyecektir.

1. Kömür, petrol ve doğalgaz gibi kaynakları sonlu kaynaklardır ve artan miktarda kullanıldıklarında tükenecektir.

2. CO2 salınımının iklim ve SO2 salınımının da insan ve çevre üzerinde oluşturduğu tehlikeler devam edecektir.

Diğer taraftan enerji kaynaklarının kullanılmasında, öncelik sıralaması da önemli bir konudur. Örnek olarak bir enerji kaynağı olan suyun öncelik sıralaması

1. İçme ve kullanma suyu

2. Sulama suyu

3. Irmak yatağına bırakılacak CAN SUYU

4. Diğer ( Elektrik üretimi v.b.) amaçlar için kullanımı gelmelidir.

Bu sıralamanın öneminin ülke yönetimindeki karar vericiler tarafından dikkate alınmaması sonucu ülkemizde yapılmakta olan HES projeleri nedeniyle doğanın geri dönülemez şekilde tahrip edildiği bilinmekte ve üzerine büyük tartışmalar yapılmaktadır.

11 Mart 2011`de Japonya`nın Fukuşima bölgesinde yaşanan depremin getirdiği büyük ölçekli nükleer felaket dünya genelindeki hükümetlerin, kuruluşların ve bireylerin nükleer enerjiye duyduğu güvenin sarsılmasına, birçok ülkede nükleer karşıtı gösteriler düzenlenmesine ve ülkelerin nükleer enerji programını gözden geçirme[1]sine yol açmıştır.

Gelişmiş toplumlarda yatırım maliyetlerinin hesaplanmasında tesislerin kurulu[1]şundan başlayarak yapılan tüm yatırımlar, çalışma süresindeki işletme giderleri ve tesis ömrünü tamamladığından kurulu bulunan alanın temizlenmesi (atıkların bertaraf edilmesi) sürecini de kapsayan harcamalar hesap edilmektedir. Ayrıca bu hesaba tesislerin çevre ve insan sağlığına etkileri sonucu çıkacak (üretim dışı) maliyetler de hesaba katılarak, Fayda/Maliyetler hesaplanarak ve Toplumsal Yarar araştırılarak yatırımın "Yapılıp/Yapılamayacağına" karar verilmektedir.

Enerji alanındaki dış bağımlılığımız dikkate alındığında, küresel ve bölgesel gelişmelerin etkisinde değişen piyasaların getirmiş olduğu riskler de Ülkemiz için büyük önem taşımaktadır. Bu konudaki başlıklar;

• Enerji ve doğal kaynak piyasalarındaki gelişmeler,

• Yeni teknolojiler,

• Yeni enerji kaynakları,

• Değişen çevresel duyarlılıkları,

• Ticaretin değişen yönü,

• Küresel ve yerel makroekonomik gelişmeler,

• Üretim ve tüketim yaklaşımlarında değişen tercih ve değerler olarak özetlenmiştir.

Enerji verimliliği ve Enerji Tasarrufu; Ulaşım, Tarım, Aydınlatma, Konut ve Sanayi[1]deki verimlilikle başlı başına bir arz kaynağı olarak görülmekte olan; verimlilik ve tasarruf arz güvenliğinin önemli bir bileşeni olarak değerlendirilmelidir.

Günümüzde hem üretim tesisleri hem de iletim tesisleri gereğinden fazla yapılmış ve atıl beklemektedir. Elektrik enerjisi için ülke kaynakları "har vurup harman savrulurken" son yıllarda "döviz bulmak" için nelere katlanıldığı unutulmamalıdır. Elektrik enerjisindeki bu savurganlık hem elektriğin pahalı olmasına hem de ülke ekonomisinin girdiği "yerinde sayma" çıkmazına neden olmaktadır.

Elektrik enerjisi tümüyle kamu elinde ve merkezi bir yönetimde olmalıdır.

Halkımızın büyük çoğunluğu hala elektrik parasını Türkiye Elektrik Dağıtım A.Ş.`ye (TEDAŞ) ödediğini sanmaktadır. Oysa TEDAŞ`ın dağıtım sektöründen yatırımcı veya işletmeci olarak çıkmasından buyana onlarca yıl geçti.

Elektrikte yine Türkiye Elektrik Kurumu (TEK) dönemine biran önce geçilip tüm birimler hızlıca bedelsiz olarak kamulaştırılmalıdır.

Elektrik Mühendisleri Odası Enerji Daimi Komisyonu Yürütme Kurulu olarak hazırlanmış olan bu yıllık raporun, elektrik enerjisi alanında bir başvuru kitabı olarak kullanılabileceğini umuyoruz. Bu rapor, planlamasından tamamlanmasına kadar Yürütme Kurulu üyemiz Sayın Muhsin Dugan`ın büyük gayretleri ve özverili çalışmaları sonucu ortaya çıkmıştır. Kendisine buradan gayretleri için çok teşekkür ederiz. Ayrıca raporun basılması için gerekli teknik çalışmaları yapan EMO`da görevli arkadaşlarımıza da teşekkürlerimizi sunarız.

EMO üyelerine ve kamuoyuna elektrik enerjisi konusunda doğru ve tutarlı bilgiyi ulaştırma amacımıza bu rapor ile bir kez daha hizmet etmiş olmayı ümit etmekteyiz.

 

TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası

Enerji Daimi Komisyonu

Yürütme Kurulu

 


Sunuş


Emperyalist kapitalizmin ana çelişki alanlarından biri olan enerji, sadece ülkemizde değil, tüm dünyada da ana gündem konumunda. Artan enerji fiyatları İngiltere ve Almanya gibi emperyalist merkezleri de vururken ve yükselen enflasyon çalışan sınıfları büyük bir yoksullaşmanın içine doğru iterken, otomotiv başta olmak üzere, kimya, demir çelik, ilaç gibi ana sektörlerde maliyetler hızla artıyor. Bağımlı konumda oldukları Rusya`nın doğalgaz tedarikinde kısıtlamaya ve yer yer kesintiye gitmiş olması, gün geçtikçe sabotaj kaynaklı olduğu daha çok belli olan Kuzey Akım-1 ve Kuzey Akım-2`nin kullanılabilir olmaktan çıkması, hatta ve hatta Avrupa`nın kendi kendisini sabote edecek şekilde Rus doğalgazına sınır koyma girişimleri; bu ülkeleri elektrik kesintilerine, ekonomik durgunluğa ve yer yer ciddi tedarik krizlerine açık hale getirirken nükleer ve kömür dahi "yeşil" enerji sınıfına sokulmaya çalışılıyor.

Günümüz emperyalizmi Samir Amin`in parlak tespitiyle hegemonyasını temelde beş alandaki tekeli üzerinden sürdürüyor: enerji başta olmak üzere doğal kaynaklara erişim, teknoloji, finansal sistem, kitle iletişim teknolojileri ve kitlesel imha araçları. Bugün bir yandan Rusya-Ukrayna savaşı dolayımıyla açığa çıkan petrol ve doğalgaz tedarikinin sürekliliği ile ilgili tartışmalar, yine aynı şekilde küresel finansal sisteme ve bankacılık yapısına karşıt olarak Çin ve Rusya`nın çeşitli girişimleri, diğer yandan özellikle Çin`in yapay zekâ temelli yüksek teknolojilerde göstermiş olduğu atılım ve alternatif kitle iletişim araçları konusundaki ciddiye alınması gereken çabaları; ABD merkezli emperyalist hiyerarşiyi tehdit ve rahatsız eden gelişmeler olarak çıplak gözle dahi görülebilecek noktaya gelmiş durumda. Diğer yandan bu gerçek, Avrupalı liderlerin ABD`nin tehdit ve yönlendirmelerine bu derece açık oluşlarını ve örneğin İsrail`in Filistin halkına karşı artık soykırım boyutlarına varan saldırılarını koşulsuz destekleme boyutuna varan zavallılıklarını da açıklayan bir boyut taşıyor. ABD`nin emperyalist hegemonyasını koruma savaşının ortasında kalan Avrupa, hegemon bir güce dönüşmek konusundaki büyük yapısal zaaflarını açığa vuracak bir şekilde, bütün tedarik zorlukları ve pahalı fiyatına rağmen, adım adım Rus gazı yerine ABD üretimi kaya gazına yönelmek zorunda kalıyor, yaygın enerji kesintilerini ve kamuoyundan gelen tepkileri göze alarak ABD`nin şantajlarına boyun eğiyor.

2008 küresel kriziyle beraber tarihsel ömrünü doldurduğu görülen neo-liberal birikim rejimi, büyük çaplı şirket kurtarmaların yarattığı suni teneffüse rağmen yeni bir ekonomik genişleme yaratamamışken ve doğanın, kamu kaynaklarının ve temel altyapı hizmetlerinin özelleştirilmesi ve sermayenin talanına açılması dışında başka bir politika öneremeyen egemenler artık emperyalist merkezlerde de işçi ve emekçi sınıfları büyük bir yoksullaşmanın kucağına itmişken, bir de hegemonya savaşlarının Avrupa`nın çeperlerine kadar gelmiş olması kapitalist-emperyalist sistemin krizinin bir uygarlık krizi olarak adlandırılmasının hiç de abartı olmadığını ispatlıyor.

Temel önemde bir soruyla ilerleyelim: AB (özellikle de Almanya) nasıl oluyor da bu kadar büyük oranda Rus doğalgazına bağımlı hale gelebildi? Bu sorunun ikili bir cevabı var; öncelikle 1980`li yıllardan bu yana tüm dünyada uygulanan neo-liberal özelleştirme ve piyasalaştırma uygulamaları, bu alanları sadece Türkiye`de değil dünyada da sermayenin kısa vadeli kar hırsına kurban etti. Hâlihazırda dünya çapında bir teknik altyapısı olan, kolay devreye girip çıkılabilen doğalgaz santralları bu ülkelerde de "büyüme için büyüme" deliliğinden mustarip kapitalist işletmeler için ana tercih sebebi oldu. Sermayenin 3-4 yıllık çevrimler halinde kendi kısa vadeli kârını realize etme zorunluluğu kaynaklı körlüğü, sadece bağımlı ülkeleri değil, anlı şanlı Avrupa ülkelerini de kırılganlaştırdı. Globalizasyon; hizmet ve metaların serbest dolaşımının sonsuza dek süreceği yanılsaması, uzun vadeli stratejik plan yapma ihtiyacının altını telafisi mümkün olmayacak derece oydu.

Ancak diğer yandan bu sorunun daha temel düzeyde bir cevabını vermek mümkün. Kapitalizm ilk ortaya çıktığı dönemden bu yana fosil yakıtlara göbekten bağlı bir sistem ve yarattığı tüm çevresel yıkım ve felaketlere rağmen fosil yakıtlardan vazgeçilemiyor. Tek tek kapitalistler yenilenebilir enerji kaynaklarına yatırım yapabilirler hiç kuşkusuz ama bir bütün olarak kapitalist sistemin fosil yakıtlardan vazgeçmesi çok güç.

Bunun birbirini bütünleyen çeşitli sebepleri var; her şeyden önce milyonlarca yıllık jeo-kimyasal bir sürecin sonucu olarak depolanmış ve yanma yoluyla kolayca açığa çıkabilecek hidrokarbon formunda büyük bir enerjiyi barındırdığı ve bu nedenle sermayenin genişletilmiş yeniden üretim döngüsüyle "büyüme için büyüme" zorunluluğu içindeki kapitalizm için bu rezervler vazgeçilmez durumda. Diğer yandan diyebiliriz ki kapitalist uygarlık temelde bir petro-kimya uygarlığı; günlük hayatta kullandığımız pek çok malzeme petrol türevi. Devasa büyüklükteki bu sabit sermayenin tedricen de olsa dönüşümü kapitalist mantık içerisinde çok zor. Bu konuda uzağa gitmeye hiç gerek yok; en büyük enerji tekellerinden biri olan BP`nin 2022 yılında hazırlamış olduğu enerji raporundaki kestirim, hali hazırda %80`e yakın olan fosil yakıtlara bağlılığın 2050 yılında hızlandırılmış senaryoya göre ancak %60 civarına düşeceğini öngörüyor.[1]

Bu arada birbiri ardına çevresel felaketler yaşanıyor; endüstriyel tarım ve hayvancılık insan ve hayvan popülasyonları arasındaki doğal bariyerleri yıkıp salgın hastalıklara yol açıyor; salgınlar, felaketler ve bölgesel savaşlar büyük çaplı göç dalgalarını tetikliyor; dünya savaşı ciddiye alınması gereken bir tehdide dönüşüyor; milliyetçilik ve faşizm toplumsal huzursuzluğu düzen içine örgütlemenin bir aracı olarak yeniden görünür formlara bürünüyor; bir milyar insan temiz su ve gıdadan yoksun bir şekilde günlük işlerde ömür tüketiyor; milyarlar açlık ve yoksulluk tehlikesiyle karşı karşıya kalıyor ama sermaye makinası işlemeye, tüketmeye, tüm doğal ve kültürel varlığı çiğneyip posasını çıkarmaya devam ediyor.

Sözün özü, artık gelen felaketi ve dünya savaşını önlemek için yeni bir uygarlık inşası gerekiyor. Bunun için öncelikle fosil yakıtlardan hızla uzaklaşmamız ve emperyalist bağımlılık ilişkilerden kopuşun programatik adımlarını tanımlamamız acil bir zorunluluk. Bu, her şeyden önce enerjide hızlı ve yaygın bir kamulaştırmanın beraberinde yatırımların, yenilenebilir kaynaklara, organik tarım, toplu taşıma, kamucu su politikaları, ücretsiz temel halk sağlığı, parasız ve bilimsel bir eğitim, gereksiz veya zararlı endüstrilerin azaltılması veya kapatılması için bir plan anlamına geliyor.

Ülkemiz de enerjide büyük oranda fosil yakıtlara dayalı kaynaklara ve dolayısıyla dışa bağımlı bir ülke. 48. Dönem Enerji Daimi Komisyonu tarafından hazırlanan bu raporda, 2022 yılı sonu itibarıyla elektrik enerjisi alanının geldiği durum, yapısal ve güncel sorunlar titizlikle ortaya konmuştur. Emekten ve halktan yana bir enerji dönüşüm planının en önemli ayaklarından birini, bu raporda da açıkça ifade edildiği üzere, elektrik üretiminde fosil yakıtların payının düşürülmesi, yerli ve yenilenebilir enerji kaynaklarının payının ciddi oranda artırılması oluşturmaktadır.

Bu raporun içerdiği bilgiler ve görüşlerle elektrik enerjisi alanındaki tartışmalara katkı sunmasını umuyor; bu raporun çıkmasını mümkün kılan değerli komisyon üyelerimize ve Oda çalışanlarına teşekkür ediyoruz.

 

Mahir ULUTAŞ

TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası

48. Dönem Yönetim Kurulu Başkanı


 

[1] https://www.bp.com/content/dam/bp/business-sites/en/global/corporate/pdfs/energy-economics/energy-outlook/bp-energy-outlook-2022.pdf


İçindekiler


Sunuş....................................................................................7

1-Önsöz...............................................................................11

2-Tarihçe.............................................................................14

3-Üretim..............................................................................20

3-1-Birincil Kaynaklar........................................................20

3-1-1-Kömür.......................................................................20

3-1-2-Su..............................................................................26

3-1-3-Rüzgar.......................................................................32

3-1-4-Güneş........................................................................35

3-1-5-Jeotermal...................................................................37

3-1-6-Doğalgaz...................................................................40

3-1-7-İthal Kömür...............................................................45

3-1-8-Petrol.........................................................................46

3-1-9-Biyokütle-Biyogaz....................................................48

3-2-Kurulu Güç..................................................................50

3-2-1-Arz Güvenliği...........................................................57

3-3-Üretim.........................................................................60

3-4-Nükleer Enerji.............................................................65

4-İletim..............................................................................74

4-1-İletim Sisteminin Gelişimi..........................................74

4-2-İletim Sistemi İşletmesi...............................................81

4-2-1-Piyasa Koşullarında İşletme.....................................81

4-3-Enterkonneksiyon........................................................83

4-4-Arıza Endeksi..............................................................84

4-5-İletim Sistemindeki Önemli Arızalar..........................85

5-Dağıtım...........................................................................87

6-EPİAŞ.............................................................................91

7-Tüketici Tarifeleri...........................................................95

8-Tüketim..........................................................................115

9-Elektrik Üretim Şirketlerine Destekler..........................116

9-1-Yekdem......................................................................116

9-2-Kapasite Mekanizması...............................................116

9-3-Yan Hizmetler............................................................119

9-3-1-Frekans Kontrolü....................................................119

9-3-2-Voltaj Kontrolü......................................................121

9-3-3-Sistem Toparlanmasına Katkı...............................122

10-Değerlendirme...........................................................123

11-Sonuç.........................................................................126

12-Ekler (1-9)..................................................................127


Dosyalar

2022 YILI ELEKTRİK ENERJİSİ GÖRÜNÜMÜ (41432 KB)

 
  kitap.emo.org.tr
  
COPYRIGHT © 2010 TMMOB ELEKTRİK MÜHENDİSLERİ ODASI
IHLAMUR SOKAK NO:10 KIZILAY/ANKARA
TEL: +90 (312) 425 32 72 (PBX) - FAKS: +90 (312) 417 38 18
 

 
KEY İnternet Hizmetleri