TMMOB ELEKTRİK MÜHENDİSLERİ ODASI
TMMOB

   Ana Sayfa    İletişim Bilgileri

Hakkımızda Tüm Kitaplar Kategoriler e-Kitaplar Yeni Kitaplar Çok Satılanlar Arama

SEPETİM: (Boş)

KÜRESELLEŞME ETİK KODLAR VE ÖRGÜTLER


Adet:

Fiyatı:

4.00 TL


Sepete Ekle

Yazar Adı:

ELEKTRİK MÜHENDİSLERİ ODASI ETİK KOMİSYONU

ISBN No:

978-9944-89-261-2


Yayın No:

BT/2007/1

Yayın Yeri:

ANKARA

Sayfa Sayısı:

132


 

Sunuş


İNSANIN BÖYLE BİR DÜNYADA MESLEĞİYLE AHLÂKLI OLMASI

Mesleğimiz bizim neyimiz olur? Yaşamımızda ne kadar yer tutar? Nedir anlamı bizim için? İnsan olarak bu dünyadaki yerimizin mesleğimizle ne ilgisi var? Mesleğimizin ahlâkla ne ilgisi olabilir? Mesleğimizde mi mesleğimizle mi ahlâklı oluruz?Mesleğimizin anlamını sorgulama yollarından biri de, mesleğimize olan duruşumuzu, tavrımızı
saptamaya çabalamak olabilir.Mesleğimize olan tavırlarımızı en azından dört ayrı öbeğe ayırabiliriz.İlk tavıra "sevmeme" tavrı diyelim. Mesleğini istemeye istemeye yapan insanların sayısı hiç de az değildir. Sevmeme tavrının çok farklı bileşenleri vardır. Mesleğine saygı duymama, mesleğini ve bu mesleği yapan biri olarak kendini küçük görme, mesleğinden utanma, yaşanabilecek
en ağır "meslek sevgisizliği" olsa gerek. Çoğu, sevgisizler, tahammül yoluyla bu olumsuz durumdan kurtulmaya çabalıyorlar; sırtlarında büyük bir yük olarak taşıdıkları mesleklerine katlanmanın bir biçimde yollarını arıyorlar. Şimdi düşünelim: Mesleğine saygısı,
sevgisi olmayan birinin meslek ahlâkı nasıl olacaktır? Kimseyi incitmeden, üzmeden, dürüstlükten ayrılmadan, işini yürütmesi için gerekli olan bilgiyle yetinerek sürdürmeye çalıştığı iş yaşamıyla "kendini sıkarak", "zorlayarak" ahlâklı olunabilir mi? Ahlak özgürlük
gerektirir, gönüllülük gerektirir. Hiç kimse zorla ahlâklı olmaz. "Davranışların", ahlâk açısından eyleme dönüşmesi için, özgürlük, özerklik, ahlâklı olma bilinci, ahlâklı olmaya gönüllülük gerekir. Mesleğini sevmeyenlerin tahammülü, bu tahammül odağında gelişen "görünüşte", "davranışta"ki ahlâklılık; bilinç, özgürlük, özerklik, gönüllülük gerektiren "eylem"lerle yürütülmediği için ancak "görünüşte ahlâklılık" olabilir. Sevmeme, meslek sahibinin tahammülünü zorlayarak, onun işinden sıkılmasına, mesleğinden dolayı acı çekmesine, kendini ezik hissedip yoğun nefret duyguları yaşamasına yol açabilir. Mesleğiyle
bu en uçtaki olumsuz ilişki, insanın tüm yaşamını sardığında yaşam çekilmez olur. Mesleğimize yönelik ikinci tavıra "aldırmama" tavrı diyebiliriz. Bir "ekmek kapısı" bulunmuş,
geçim sorunu şu ya da bu biçimde çözülmüştür. Bu aldırmazlar, meslekleri hakkında olumlu ya da olumsuz bir yargıda bulunmaktan kaçınırlar; yargıda bulunmaları için zorlandıklarında
ise "işimizi yapıyoruz işte" der, geçerler. Mesleklerine karşı bu aldırmazlıkları, işlerinin dışında ilgi alanlarına yönelerek pekiştirilir. "Mesleğim ayrı", "yaşayışım ayrı; ben mesleğim değilim, ben mesleğimden çok farklıyım" sözleriyle tavırlarını belirgin kılarlar. Bir diğer tavır, bir yönüyle çağımızın kimi iş adamlarında, iş kadınlarında ortaya çıkan "tutkulu" tavırdır. Bu tutkulular, mesleklerine "kör bir hırs"la bağlanırlar; meslekleri yaşamlarının hemen hemen tümünü kaplar; meslekleriyle kendilerini ispat etmek; güçlerini sınamak isterler. Bu kör tutkulu tavırda, zamanın çoğu işte geçmesine karşı, mesleğe kendini
"adama" söz konusu değildir! Meslek bir araçtır sadece, güç elde edebilmek, gücünü kanıtlayabilmek için. Sevme tavrı ise olumsuz diye nitelendirebileceğim bu üç tavırdan farklıdır. Sevmenin de "aşamaları" var. Bilinçsiz sevme, saygın bir "sevme" olmasa gerek! Neden sevdiğinin farkındalığı
ahlâk açısından önemlidir. Mesleğe saygı duyma, değer verme, mesleğiyle gurur
8 duyma ile birlikte sürer sevgi süreci. Mesleğe kendini adama ile gelişir.Mesleğini seven mesleğinin yaşayışına, yaşama bakışına yakıştığını düşünür. Mesleği sıradan bir memur gibi yapmaz, mesleği onun bakışına sinmiştir. Yaptığı işten keyif alır, bir sanatçı gibi yaşar işini. Mesleği yaşama biçimi olmuştur. Mesleğiyle var olur. Kendini mesleğiyle aşar. Yaratıcılığını
mesleğiyle yaşar.Elbette mesleğini yaşamının odağına yerleştirmiştir. Mesleğimizle olan ilişkimiz, yaşamımızın
tümünü kapsamayabilir. Mesleğimize olan sevgimiz, sevgisizliğimiz, tutkumuz, aldırmazlığımız yaşamımızın odağında olabilir, yaşamımızın tümünü kapsayabilir ya da köşesinde durur yaşayışımızın. İster yaşamımızın hemen hemen tümünü kapsasın isterse bir köşesinde dursun, mesleğimiz ahlâk yaşamımızın içindedir. Meslek ahlâkı, mesleğimizdeki ahlâk olarak anlaşılıyor. Oysa ahlâk, salt mesleğimiz içinde kalamaz, mesleğimizle sınırlı olamaz. Meslek ahlâkı mesleğimizdeki
ahlâk değildir; mesleğimizle gerçekleştirdiğimiz ahlâk etkinlikleridir. Başka türlü söylersek biz mesleğimizde değil, mesleğimizle ahlâklı oluruz. Mesleğimiz yaşamımızın neresinde durursa dursun, biz insan olarak ahlâklı isek mesleğimizde ahlâklıyızdır. Ahlâklı olmak, bir yoruma göre ahlâk karakterimize ilişkin bir özelliktir. Tek tek eylemlerin ardında duran kişidir ahlâklı olan, ahlâk karakterinde erdemler taşıyandır. Kabaca söylendiğinde, bizi biz kıldığını düşündüğümüz, devingen, değişime açık, kendimizle, insanlarla, olaylarla bir arada yaşamaktan doğan ilişkilerimizi belirleyip, değerlerle, değerleri yaşayabilmemize olanak sağlayan özelliklerimizin bir bölümüne ahlâk karakterimiz diyebiliriz. İşte mesleğimizi bu ahlâk karakterimizle yaşarız. Mesleğimizde ahlâklı olup, meslek dışında ahlâksız olmak gibi bir ahlâk şizofrenisi söz konusu olamaz. İnsan eylemleriyle bir bütündür. Bu bütünlüğü gözetmeyip, ahlâkı yalnızca kurallara, "kod"lara bağlamak yanlıştır. Ahlâk, bilinçli eylemlerle bireylerin ölümüne dek süren, ahlâk karakteri oluşumuyla ortaya çıkar. Ahlâklı olmak, seçme bilinci ve özgürlüğü ile kendini gösterir. Elbette özgür, özerk bir ahlâk ikliminde bireyin ahlâklı olması onu kuşatan, sosyo-ekonomik, kültürel koşullardan bağımsız değildir. Ahlâklı olmak bu anlamda insan olmak demektir: Özgür, özerk, bilinçli, erdemli.Dünyanın durumu yaşamımızı belirler: Dünyada zulmün, haksızlığın, ikiyüzlülüğün, sömürünün sürüp gittiğini biliyoruz. Sonuca, görünüşe odaklanmış, çıkarlarını ne pahasına olursa olsun önde tutan ama bu tavrını tinsellik taşıyan "yüksek" değerler (eşitlik, özgürlük, emeğe saygı, insan hakları gibi...) ardına saklamayı bilenlerin yönettiği eşitsizliğin, açlığın, yoksulluğun olduğu bir dünyadayız. Yine bu umutsuzluğun yarattığı bir umut var: Bu dünyada hâlâ insana, yaşama saygı duyan saygın sanatçılar, bilimciler, mühendisler, teknisyenler, düşünürler var. Bu dünyada hâlâ kendine, öteki insana, bu gezegendeki, evrendeki tüm yaşama saygılı hepimiz gibi "sıradan" insanlar var! Ahlâkı sorgulayan, yaşamı sorgulayan beyinler var!İşte bu düşünceler ışığında başta İhsan Karababa olmak üzere, araştıran, ufuklarını aşmaya çabalayan mühendis arkadaşların hazırladığı elinizdeki kitabın, hızla dönüşen yaşamımızda mühendisler olarak ahlâkın anlamını sorgulamamızda yol gösterici olmasını umuyor, yaratıcı, sorumlu mühendislerimizin bu konulardaki araştırmalarını geliştirmelerini diliyorum.

Mühendis, Felsefeci, Ahmet İNAM
17 Ocak 2007, Ankara


Dosyalar

Küreselleşme, Etik Kodlar ve Örgütler (Genişletilmiş 2. Baskı) (1326 KB)

 
  kitap.emo.org.tr
  
COPYRIGHT © 2010 TMMOB ELEKTRİK MÜHENDİSLERİ ODASI
IHLAMUR SOKAK NO:10 KIZILAY/ANKARA
TEL: +90 (312) 425 32 72 (PBX) - FAKS: +90 (312) 417 38 18
 

 
KEY İnternet Hizmetleri