Yazar Adı: |
TMMOB |
ISBN No: |
978-605-01-0364-9 |
|
Yayın Yeri: |
ANKARA |
|
|
ÖNSÖZ Yeni bir yüzyılın hemen başında, 2002 yılında hazırlıklarına başlayarak, TMMOB`nin kuruluşunun 50. yılı olan 2004`de ilkini çıkardığımız Mühendislik Mimarlık Öyküleri serisinin 5. Kitabını sizlere sunuyoruz. Bu beş kitapta toplam 61 öykü yer aldı. O günden bu yana yaklaşık 10 yılı geride bıraktık. Bu 10 yıl aynı zamanda içinde yaşadığımız yüzyıl hakkında da önemli ipuçları verdi. 21. yüzyılın 20. yüzyıldan pek çok yönüyle oldukça farklı olacağına artık hiç kuşku yok. Savaş ve kan ile anılan bir yüzyıldan yeni bir yüzyıla geçtiğimiz için gelecek için daha umutlu olmamız gerekirken ilk yıllardaki gelişmeler daha karamsar olmamıza yol açıyor. Çünkü, bu asırla başlayan değişimin hızı olması gerekenden ve takip edebildiğimizden çok yüksek ve değişim toplumun dışında, onun beklentilerinin uzağında gerçekleşiyor.
Dahası toplumun değişikliklerin içeriğini anlayıp, yönlendirmesi bir yana, olan biteni algılamasına bile fırsat verilmiyor. Açıkcası değişimin odağında ve beklentisi olan kesimde toplum yok. O zaman kim için, hangi kesimlerin çıkarına bu değişim? Çok açık ki, dünyayı sınırların olmadığı bir hükümranlık alanı olarak gören küreselleşmenin önderleri ve onların işbirlikçileri çıkarına.
Zaten bu hızlı değişim de işte onların eseri. Ama bu değişim toplumlara çok hızlı gelişen teknolojinin nimetleri, modernleşme ve bunlarla bezenmiş mutlu bir gelecek olarak sunuluyor ve kaçınılmaz olduğuna inanmamız isteniyor. Küreselleşmenin tasarımcıları yarattıkları dünya düzenine biat edilmesi için "senin geçmişin yok, sadece geleceğin var ve bu gelecek de benim gösterdiğim gelecektir" yalanına inanmamızı istiyor ve bu amaçla ülkelerin tarihle bağlarını yok ediyor.
İşte bu nedenle yerli işbirlikçiler eliyle kente kimliğini veren tarihi binalar, meydanlar yok ediliyor. Kentlinin kentiyle bütünleşmesini, kendini ona ait hissetmesini sağlayan bağlar yıkılıyor, doğa ile ilişkisi kesiliyor ve bunların yerine yaratılan yeni geleceğe baş eğmesini, modern teknoloji karşısında kendini yenik hissetmesini sağlamak için birbirinin aynı, koca koca ayna camlı devasa binalara insanlar hapsediliyor. Bütün yollar alışveriş merkezlerine çıkıyor.
İşte bu nedenle sanayi tarihimizin köşe taşlarına dair tüm izler de büyük bir hızla yok ediliyor, bu nedenle Cumhuriyetin hemen başında hem de elde avuçta bir şey yokken kurulan uçak fabrikalarımızda diğer ülkelere satılan uçaklar imal edildiği bilinsin istenmiyor.
Oysa elinizdeki bu kitapta yer alan "Mehmet Kum" ve "1923`ten 2010`a Türkiye`de Uçak İmalat Tarihi" öykülerinde yer alan fotoğraflardan anlıyoruz ki, o dönemde dünyada üretilen uçakları kataloglayan ‘Jane`s all the World`s Aircraft Dergisi`nde uzun yıllar Türkiye bölümü de yer almış ve burada ülkemizdeki o yıllardaki uçak fabrikalarında-evet birden çok uçak fabrikası- üretilen bazı uçaklar ile onların teknik özellikleri de tüm dünyaya tanıtılmıştır.
Ama bu uçak fabrikaları hem de en verimli dönemlerinde yok edilmişlerdir. Mehmet Kum`a göre hem devlet (THK Uçak Fabrikası) hem de özel (Nuri Demirağ) uçak fabrikalarının kapatılması çok yazık olmuştur. Türkiye`de bu iş durdurulurken dünyada özellikle İkinci Cihan Harbi`nde uçak ve gemi imalatı çok ileri gider ve ara açılır. O yokluk koşullarında uçak yapabilen ülke, 1945`lerden 1980`lere kadar, yani 35 yılı heba eder. Havacılık tarihimizin asırlık seyir defteri ve duayeni Mehmet Kum şu sözleriyle Türk sanayi tarihine not düşmekte, gelecek için de ders vermektedir; "Demirağ`ın ve THK`nın açtığı fabrikalar kapanmasaydı, bugün belki de THY`nin kullandığı tipte yolcu uçaklarını kendimiz üretiyor olacaktık. O zamanlar uçaklar için dış ülkelere ödenen paraların bir kısmı Türkiye`de kalsaydı, uçak sanayimiz çok gelişmiş olurdu." İsmail Yavuz ise ‘Türkiye`de Uçak İmalat Tarihi`ni anlattığı öyküsünde şu vurguyu yapıyor; "Mustafa Kemal`in ilk onbeş yılda sürdürmüş olduğu tam bağımsızlık politikaları o öldükten sonra cesaretle sürdürülememiştir. Ve Türkiye kendi tasarımı uçaklarını imal eder durumda iken siparişlerini THK Etimesgut Uçak veya Nuri Demirağ Uçak fabrikalarına vermeyerek bu fabrikaları kapatmış, siparişlerini Avrupa ve Amerika`ya verir duruma getirilmiştir. Aslında buradaki önemli husus, yardımları vererek önümüzü kestikleri söylenen yabancı devletler değildir. Aksine bu yardımların kabul edilmesi ve ülkemizdeki gücü görmeyerek yardım alma peşinde koşulmuş olmasıdır."
Bugün, modern hayat diye yutturmaya çalıştıkları hız kültü ile bizi geçmişimize yabancılaştıranlar, inandırılmak istendiğimiz geleceği tasarlayanlar artık gizlemek ya da perdelemek ihtiyacı bile duymadan sanayi tarihimizi oluşturan mozaikleri hızla katlediyorlar. O koskoca tarihin kapısını kapatmaya çalışıyorlar.
Hatta Sümerbank gibi arkadan yetişmeye çalışan pek çok ülkeye esin kaynağı olmuş bir kalkınma modelinin yapıtaşının ismine bile tahammül edemiyorlar. Ama, tarihten silmeye çalışanlara inat bir yerlerde bir şeyler kalıyor. Burak Asiliskender`in öyküsünde Sümerbank`la yolu bir şekilde kesişmiş kişilerin onu, ürünlerini, tesislerini nasıl içtenlikle dünyalarına soktuklarını, anılarında nasıl saygıyla ve sevgiyle muhafaza ettiklerini görmek mümkün. Gücümüzün, ülkemiz için yaratabileceklerimizin oldukça gerisine düşürüldüğümüz günümüzde, Mühendislik-Mimarlık Öyküleri serisinin bu başkalaştırma sürecinde mühendis ve mimarların ortak yön bulma arayışlarında önemli bir işlev gördüğü düşünülmektedir. Bu kitaplarla göstermek istiyoruz ki, iyi bir gelecek ancak geçmişin sağlam temellerine oturtulursa kurulabilir. Şayet bu temel yok edilmişse gelecek de çok çürük olacaktır. Temeli oluşturan en önemli bileşen hiç kuşkusuz eğitim. Kitaptaki Nadir vşaroğlu`nun "Modern Jeolojinin Önderi İhsan Ketin Hoca"öyküsü bir dönemin insan profilini ve eğitime yaklaşımını anlamak bakımından önemli dersler veriyor. Kendini, her türlü zorluğa rağmen yurtdışında eğiten milletine borçlu sayan ve bu borcu ödemeye bir ömrü sorgusuz sualsiz adayan, dünyanın saygıyla andığı İhsan Ketin Hoca, yaptıklarınıbüyük bir mütevazilikle "Doğanın yarattığını ortaya çıkarmaya çalıştım. Niye bu kadar çok uğraştın derseniz, bu benim görevimdi" diyecektir. Eğitimin sadece okulla sınırlı olmadığı, her alanda nasıl ele alınması gerektiğine ilişkin güzel bir örneği gene Nadir Avşaroğlu`nun kaleme aldığı Ereğli Kömür İşletmesi Radyosu`nun hikayesinde görmek mümkün. Cumhuriyetin ilk dönemlerindeki ‘topyekun kalkınma` stratejisinin ve 1960`lardaki ‘kalkınma planları`nın yerini son dönemlerde sıkca duyduğumuz ‘büyüme` rakamları aldı. Oldukça önemli büyüme rakamlarına rağmen ülkemiz bir türlü gelişmiş ülkeler arasına giremiyor, borçlarımız ve işsiz oranımız azalmıyor tersine artıyor, bölgelerarası ve –şayet kaldıysa- sınıflararası denge açılıyor. Özetle toplumun çok büyük bir kesimi bu büyümeden hiç pay alamıyor. Oysa "kalkınma", bir ülkede herkesin belli bir refah seviyesinden daha üst bir seviyeye yükselmesi ve dengeli bir artışı simgelemektedir. İşte bugünün büyüme balonları ile unuttuğumuz kalkınma hamlesinin fonksiyonel araçlarından biri olan ‘Ekonomalar`ın öyküsü de bu kitapta yer aldı. Ülkemizin yer altı kaynaklarının aranıp bulunması ve ülke ekonomisine kazandırılması hamlesinin baş aktörü olan MTA geçmişteki uygulamaları ile arama yaptığı yöre ile bütünleşmeye büyük önem vermiştir. Bu amaçla yöre insanını da bu süreçlere katma stratejisinin ve bu yaklaşımın yarattığı etkinin ipuçlarını Şanver İsmailoğlu`nun kaleme aldığı ‘Kılavuz Coli` öyküsünde bulmak mümkün. Bu kitapta, ülkemiz demiryolu tarihinin ve sanayinin ‘lokomotifi` sayılabilecek Eskişehir Cer Atelyesi`nin ve bu tesiste imal edilen, o devrin demiryolu teknolojisini yakalama uğraşının değerli yadigarları"Minik Trenler`in serüvenlerine de yer verdik. Osmanlı`dan miras kalan gemi tasarım ve inşa yeteneği Cumhuriyet döneminde de belli bir yere kadar sürdürülmeye çalışılmıştır. Bu kitapta yer alan Aydın Eken`in ‘Kartal Araba Vapuru` öyküsü, bizim gibi 3 tarafı denizlerle kaplı ancak yüzölçümü bizim yaklaşık 1/8`imiz olan G. Kore bizden geride başladığı gemi inşa alanında bugün dünyada ilk sırada iken biz neden tarihten gelen bu yetkinliği ilerletemedik sorusunu tartışmak için iyi bir örnek oluşturuyor. Mühendislik Mimarlık Öyküleri-V kitabının içerik çalışmalarını da Orhan Örücü ve Nadir Avşaroğlu ile birlikte yürüttük. Bu sayıda Arzu Yıldız ve Melih Şahin`de bize destek verdiler. Kitabın dizgi ve baskı çalışmalarınıise Dijle Göksoy Konuk yine büyük bir titizlikle ve sabırla gerçekleştirdi. Bu sayı içinde yer alan öyküleri kaleme alan değerli dostlarımıza ve sevgili Dijle`ye katkılarından dolayı teşekkür ediyoruz. Öyküleri beğeneceğiniz umuduyla ve saygıyla, Mahmut KİPER Mühendislik-Mimarlık Öyküleri-V Kitabı Koordinatörü Mart 2012
TMMOB`nin 50. yılı dolayısıyla başlattığımız ve 37. Çalışma Döneminden bu yana çıkardığımız "Mühendislik Mimarlık Öyküleri"nin beşincisini okuyucuyla buluşturmanın sevincini yaşıyoruz. Mühendislik Mimarlık Öyküleri ilk kitaptan itibaren o kadar yoğun ilgi gördü ki, bu hem serinin devamını getirdi hem de birçok defa tekrar basımlar yapıldı. Kitap yalnız meslektaşlarımızın değil, her kesimden insanın ilgisini çekti. En sevindirici olan ise geleceğin mimar, mühendis ve şehir plancısı gençlerin ilgisiydi. Cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren bir ülkenin tarihini mühendislik, mimarlık uygulamalarının penceresinden anlatan öykülerle, üretmenin ve bölüşmenin kıvancını gelecek kuşaklara aktarabilmek bizim için gurur kaynağı oldu. TMMOB Yönetim Kurulu olarak, ilk kitaptan bugüne büyük bir özveriyle öykülerin derlenmesini sağlayan, Mahmut Kiper`e, Nadir Avşaroğlu`na, Orhan Örücü`ye, kitabın hazırlanmasına emek veren yayın görevlimiz Dijle Göksoy Konuk`a ve öyküleri yazan üyelerimize teşekkür ediyoruz. Bu öykülerin genç meslektaşlarımıza üreterek büyüyen ve paylaşarak gelişen bir ülke yaratma konusunda ilham kaynağı olması en büyük dileğimiz… Mehmet SOĞANCI TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Nisan 2012
Sunuş 5 Önsöz 7 Modern Jeolojinin Önderi: İhsan Ketin Hoca 13 Nadir AVŞAROĞLU 1923`ten 2011`e Türkiye`de Uçak İmalat Tarihi 31 İsmail YAVUZ Türk Havacılık Tarihinin 100 Yıllık Seyir Defteri: Mehmet Kum 91 Arzu YILDIZ İsmail YAVUZ Mahmut KİPER Bir Zamanlar Ekonomalar Vardı 121 Nadir AVŞAROĞLU Cumhuriyet Demiryolu`nun Kuvvet Üssü: Eskişehir Cer Atelyesi 129 Mahmut KİPER Ülkemizde Üretilen İlk Buharlı Lokomotifler: Mehmetçik ve Efe 141 Mahmut KİPER Zamanın Başlangıcı: Kartal Araba Vapuru İnşaatı 159 Aydın EKEN Son Sümerbanklı 173 Burak ASİLİSKENDER Kılavuz Coli 187 Şanver İSMAİLOĞLU Ereğli Kömür İşletmeleri Radyosu 195 Nadir AVŞAROĞLU
|