|
Yazar Adı: |
DOÇ. DR. YÜCEL ÇAĞLAR |
ISBN No: |
978-605-01-0281-9 |
|
Yayın No: |
EK/2012/1 |
Yayın Yeri: |
ANKARA |
Sayfa Sayısı: |
62 |
|
|
Türkiye`de, özellikle başta ormanların içinde ve yakınındakiler olmak üzere kırsal yerleşmelerde yaşayanların enerji gereksinmelerini nasıl karşıladıkları ve karşılama biçimlerinin nelere mal olduğu; bu maliyetlerin nasıl en aza indirilebileceğ; enerji gereksinmesin, moda deyişle daha "sürdürülebilir" (!) biçimde nasıl karşılanabileceği vb konular genelde bizlerinde düzenlediği etkinliklerde pek tartışma konusu yapılmıyor. Bu konuda, odunun özellikle kırsal yerleşmelerde "sürdürülebilir" bir enerji kaynağı olarak değerlendirilmesine, bu amaçla da enerji ormancılığı çalışmalarına gerektiğince ağırlık verilmesine yönelik benzer çabalar içinde gerektiğince başarılı olamadığımızı düşünüyoruz.. Öyle anlaşılıyor ki, ülkemizde enerji ormancılığı çalışmalarına gerektiğince önem verilmemesinin belki de nesnel nedenleri var. Enerji ormancılığı çalışmalarının ülkemizde de çeşitli yönlerden gerekli ve olanaklı olduğuna ilişkin çalışmalar yetersizde olsa yok sayılmaz. Bu maksatla bu alandaki çalışmalara ve çabalara yer vermeyi ve gündeme getirmeyi EMO olarak düşünüyoruz. Bu düşünceyle Orman Yüksek Mühendisi Doç.Dr. Yücel Çağlar`ın hazırladığı bir bilgi notunu, e-kitap olarak yayınlıyoruz. Bu yayın, Sayın Yücel Çağlar`ın, orman fakülteleri, orman köyü kalkındırma kooperatifleri, Enerji ve Tabii Kaynak Bakanlığı,EMO, TEMA`nın temsilcilikleri ile orman bölge müdürlüklerinde yaptığı söyleşilerde kullandığı sunumlardan hareketle kendisi tarafından kaleme alınmıştır. Bu yayının amacına hizmet etmesi dileğiyle başta sayın yazar olmak üzere emeği geçenlere teşekkür ederim. Bu yayının TMMOB ortamında ‘`Kırsal Çevrenin Enerji Sorunları`` başlığı altında bir dizi etkinlikler düzenlenmesine vesile olmasıda bir diğer dileğimizdir. Ocak 2012 Cengiz GÖLTAŞ TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası 42.Dönem Yönetim Kurulu Başkan
Şu görüş ve önerilerin bu bağlamda da anımsanmasında yarar vardır: "Kullanacak odun talebinin artırılmasından korkulmamalı; bilakis yakacak odun istihlakinin azaltılarak kullanacak odun istihlaki haline geçirilmesi için gerekli tedbir ve yatırımlara hız verilmelidir" (GÜLEN 1967). "Faydalanmayı en üst seviyede gerçekleştirmek için ormanları işleten kuruluşun amacı kalın çaplı yapacak odun yetiştirmek olmalıdır. Yani hedeflediği orman formu `koru ormanı`dır. Veya en azından `korulu baltalık orman`dır. Kesinlikle yakacak odun yetiştiren `basit baltalık ormanı` değildir." (UZUN 1992). "Günümüzde gelişmiş ülkelerde odunun yakacak olarak kullanımı en aza inmiştir. Ülkemizde de bu yola gidilmeli; odunun yakacaktan sanayiye kaydırılmasının koşulları sağlanmalıdır" (DPT 1994/a). "Sosyal ve ekonomik işlevini tamamlamış sürgünden gelen ve bugüne kadar baltalık olarak işletilen geniş yapraklı ormanlarımızda yapılacak koruya dönüştürme çalışmalarına yön verecek "Koruya Tahvil Eylem Planı"nın uygulanması neticesinde ormanlarımız çok yönlü fonksiyon hizmeti görecek koru ormanlarına dönüştürecek, böylece toplumumuz ormanların ürettiği ekolojik ve sosyal fonksiyonel değerlerden daha iyi yararlanacaktır." (Çevre ve Orman Bakanı; OGM, Tarihsiz/b). "…Baltalık orman işletmeciliği, ormanın çok yönlü fonksiyonlarının gerçekleştirilmesine elverişli olmadığı gibi zamanla uygulama alanlarında orman varlığının tahribine ve tükenmesine neden olabilmektedir. Bu nedenle sosyal ve ekonomik işlevini tamamlamış sürgünden gelen ve baltalık olarak işletilen ormanların süratle koruya dönüştürülmesi için genel müdürlüğümüzce bir seferberlik başlatılmış olup…" (Orman Genel Müdürü; OGM, Tarihsiz/b). Bu görüş ve öneriler Türkiye ormancılığında egemen olan anlayışı açıklıkla ortaya koymaktadır. Ancak, son yıllarda bu yaklaşımlarla bağdaştırılamayacak yeni arayışlar da gündeme gelmiştir. Sözgelimi, en son 2007 yılında toplanan "5. Avrupa Ormanlarının Korunması Bakanlar Konferansı"nda benimsenen iş programında "Orman Sektörünün Enerji Üretimindeki Rolünü Artırmak" amacıyla üye ülkelere çeşitli önerilerde bulunulmuş; Birleşmiş Milletler de "Sürdürülebilir Biyoenerji Raporu"nda bu doğrultuda arayışlar girmiş, Orman Genel Müdürlüğü ise 2008 yılında bu öneriler doğrultusunda çalışmalar yapmak amacıyla "Biyoenerji Çalışma Grubu" oluşturmuştur. Açıktır ki, bu yaklaşımlar, önceler "baltalık orman işletmeciliği", 1970`li yıllardan bu yana da "enerji ormancılığı" olarak anılan orman işletmeciliğinin yeni bir anlayışla öne çıkartılmasını gerektirmektedir. Ancak, ülkemizde bu gereğin yerine getirilmesine yönelik çalışmalar gerektiğince yapılmamaktadır. Buna karşılık, orman biyokütlesinden enerji hammaddesi olarak yararlanma çalışmalarını ormanlardaki odunsu artıkların toplanmasına, uygun işlemlerden geçirildikten sonra da ısı ve/veya elektrik elde edilmesine yönelik çalışmalara indirgeme eğilimi giderek yaygınlaşmaktadır. Bu gerekli ancak yeterli bir yaklaşım değildir. Çünkü, odunun birincil enerji kaynağı olarak tüketilmesi ülkemizde, özellikle kırsal yerleşmelerde günümüzde yaygın bir eğilimdir. Bitki örtüsüne, özellikle de orman ekosistemlerine zarar veren bu eğilimin kısa zamanda değişmesi olanaklı değildir. Ancak, enerji kaynağı olarak tüketilecek odunun orman ekosistemlere zarar vermeden ve devamlı olarak sağlanabileceği ormanların oluşturulabilmesi olanaklıdır. Çünkü, Türkiye`de enerji ormancılığı çalışmalarının yaygınlaştırılabilmesi için uygun ekolojik koşullar vardır, yeterli nitelik ve nicelikte arazi bulunmaktadır, teknik bilgi ve deneyim birikimi yeterince oluşmuştur, kurumsal ve hukuksal düzenlemeler vb alt yapı olanakları büyük ölçüde gerçekleştirilmiştir. Ek olarak, Türkiye`de orman varlığının artırılmasını zorunlu kılan ekolojik nedenler de vardır. Bu nedenlerle, enerji ormancılığı çalışmalarının yaygınlaştırılabilmesi için uygun enerji ve ormancılık politikalarının geliştirilmesi ve kararlılıkla yaşama geçirilmesi gerekmektedir. Öte yandan; yol açtığı ve giderek de ağırlaştırdığı ekonomik, siyasal ve ekolojik sorunlara karşın fosil enerji kaynaklarına bağımlılık ülkemizde de yakın gelecekte değişmeyecektir. Dolayısıyla bu kaynaklardan yararlanılmasına yönelik süreçlerin tüm aşamalarında verimlilik düzeyinin yükseltilmesi gerekmektedir. Bu nedenlerle, enerji ormancılığı çalışmalarının özellikle kentsel yerleşmelerde ve sanayideki enerji üretimi ve tüketimi için görece olarak daha ekonomik seçenekler sunabilme olanakları en azından kısa dönemde kısıtlıdır. Buna karşılık, ülkemizde nüfusun göz ardı edilemeyecek bir kesiminin günümüzde de kırsal yerleşmeler yaşadığı, enerji gereksinmesini odunsu ürünlerden sağladığı ve bu eğilimin çeşitli ekolojik sorunlara yol açtığı bilinmektedir. Çeşitli göstergeler bu eğilimin de kısa dönemde değişmeyeceğini ortaya koymaktadır. Bu durumda, özellikle kırsal yerleşmelerde enerji elde etmek amacıyla kullanılabilecek odunsu ürün gereksinmesinin "sürdürülebilir" biçimde karşılanması zorunluluk olmaktadır. Bu nedenle, "yenilenebilir enerji kaynakları" bağlamında bu zorunluluğun yerine getirilmesine yönelik tartışmaların da yapılması, giderek, uygun önlemlerin geliştirilmesi ve yaşama geçirilmesi gerekmektedir. Yüzlerce yıldır "köy baltalıkları" kavramıyla tanışık olunan ülkemizde; Cumhuriyetin ilk hukuksal düzenlemelerden birisinin 1920 yılında çıkarılan "Baltalık Kanunu" olduğu; sonraki yıllarda yapılan çok sayıda hukuksal düzenlemede özellikle ormanların içinde ve bitişiğinde yaşayanların yakacak odun gereksinmesinin karşılanmasına yönelik çeşitli yaptırımlara yer verildiği, "devlet ormanı" sayılan alanları korumak, iyileştirmek ve genişletmek amacıyla etkinlikte bulunan Orman Genel Müdürlüğü`nün "baltalık" olarak nitelendirilen ormanlarda onlarca yıldır enerji ormancılığı çalışmaları yaptığı; ağaçlandırma yapacak yurttaşların özendirilmesine yönelik çeşitli desteklemelerin yapılabildiği vb göz önünde bulundurulduğunda bu gereğin yerine getirilebilmesi hiç de zor olmayacaktır. Öte yandan, ülkemizde özellikle yurttaşlarımızın da katkıda bulunduğu ve/veya katıldığı ağaçlandırma çalışmaları sırasında yaygın bir olumsuzluk yaşanmaktadır: Ülkemizde ağaçlandırma çalışmalarının çoğunlukla belirli, somut bir amacı bulunmamaktadır. Oysa ağaçlandırma amacı, kullanılacak ağaç ve ağaççık türlerinin yanı sıra uygulanacak ağaçlandırma tekniklerinin belirlenmesinden oluşturulacak ormanların bakım tekniklerine, orman koruma çalışmalarından orman ürünü hasat zamanı ve teknolojisinin seçilmesine varasıya yaşamsal önemde çok sayıda karar üzerinde belirleyici olabilmektedir. Bu nedenle belirli, somut bir amacı bulunmayan dolayısıyla uygun teknik ve teknolojilerin seçilmesi büyük ölçüde rastlantılara kalan ağaçlandırma çalışmaları, kaynak savurganlığının yanı sıra çeşitli ekolojik sorunlara da yol açabilmektedir. Bir bakıma, "Her ağaçlandırma çalışması yararlıdır" varsayımından kaynaklanan bu durumun artık ülkemizde de aşılması gerekmektedir. Enerji ormancılığı amacıyla ağaçlandırma yapılması, bu olumsuzluğun aşılmasına da katkıda bulunabilecektir. Kısacası, "baltalar" bu kez bilincimizde olabilirse, enerji ormancılığı çalışmalarıyla, deyiş yerindeyse, "kısa zamanda çok büyük işler başarılabilir"; hem de sonsuza değin. Araştırmada; Türkiye`de "yenilenebilir bir enerji kaynağı" olarak orman biyokütlesinden yararlanılmasının, bu amaçla da enerji ormancılığı çalışmalarına yeterince ağırlık verilmesinin gerekleri, enerji ormancılığı çalışmaları sırasında yararlanılabilecek olanaklar ile karşılaşılabilecek kısıtlar sergilenmekte, olanaklardan gerektiğince yararlanılmasına ve kısıtların da aşılmasına yönelik öneriler tartışmaya açılmaktadır.
|