Yazar Adı: |
SELÇUK ESEN |
ISBN No: |
978-605-01-1033-3 |
|
Yayın No: |
GY/2017/682 |
Yayın Yeri: |
İSTANBUL |
Sayfa Sayısı: |
197 |
|
|
Yaşadıklarımızı, deneyimlerimizi ve öngörülerimizi yazmamak gibi ne yazık ki kötü bir alışkanlığımız var. Özellikle tarihe tanıklık etmiş, önemli toplumsal olayları bizzat yaşamış kişilerin, ‘Kim okuyacak, benim yaşadıklarımdan kime ne?‘ gibi gerekçelere sığınmaları, bana göre görevden kaçmanın ve tarihe karşı sorumsuzluğun mazeretleri. Herkesin hikâyesi ve yaşadıkları elbette kendine göre çok özel ve önemlidir. Kişi tüm yaşantısını herkesle paylaşmak zorunda da değildir. Ancak öyle kişiler vardır ki anılarını, hayatı boyunca karşılaştığı kimi olayları ve bu olaylar karışında takındığı tutumu, mücadelesini, deneyimlerini, yaşamı sorgularken verdiği yanıtları yazılı olarak gelecek kuşaklara aktarmak zorundadır. Evrensel, eğitici ve bir o kadar da öğretici olan bu paylaşımların, yalnızca başarıları ön plana çıkaran, başarılar üzerine kurgulanmış yazılar olduğu anlaşılmamalı... Kişisel olarak özgeçmiş okumayı severim, en çok ders aldıklarım ise başarısızlıklar üzerine olanlardır. Başaranların hikâyesinin zaten başardıkları ile ortada olduğunu, asıl başarılamayanların önemli olduğunu düşünürüm. Bu konuda ayrıca kişiler ve olaylar üzerinden tarihçilerin ya da edebiyatçıların ‘kaybedenler, başaramayanlar‘ üzerine bir çalışma yapmasını öneririm. Sözlü geleneğe sahip bir toplumsal yapımız ve kültürümüz olduğu tartışılmaz bir gerçektir. Nedense yazmak, özellikle de kendimizi yazmak bizlere oldukça zor gelir. Bu zorluğun bir ölçüde de olsa artık aşıldığını düşünüyorum. Son on yılda yayımlanan eserlere baktığımda, mutluluk verici bir yazım ortamı olduğunu görüyorum. Anlatım ve yazımın insanlık tarihi için çok büyük önem taşıdığına inanıyorum. 1940 ve 1950‘li yıllarda doğanlar yaşamları boyunca, oldukça zor şartlarda, kabullenmesi kolay olmayan sayısız ve önemli olay yaşadılar. Başka coğrafyalarda belki de onlarca yılda yaşanması mümkün olmayan şeyleri, kısacık hayatlarında hatta kimi zaman birkaç haftalık zaman dilimleri içinde yaşamak zorunda kaldılar. Tabii ki bitmek tükenmek bilmeyen, sömürünün olmadığı, insanın doğayı yok etmediği, kimsenin kimseyi ezmediği bir dünya özlemi çekenlerden söz ediyorum. Elektrik Mühendisleri Odası, üyelerini hem teknik hem de kişisel hikâyelerini anlatmaları, birikimlerini ve deneyimlerini paylaşmaları için teşvik edip, destek oluyor. Elinizdeki bu kitap da böyle bir desteğin ürünüdür. Kitabın yazarı Selçuk Esen -her zaman ‘Selçuk abi‘ derim ve hep abim olmuştur-, onu tanıdığım 1975 yılından bu yana; daha iyi, yaşanabilir bir dünya için aynı heyecanı, samimiyeti ve inancı korumuş ve her zaman, birikiminin üzerine bir şeyler eklemiştir. İyi bir devrimci olmanın yanında örnek bir aile babası olan Selçuk abinin yaşam hikâyesinin bir Cumhuriyet kuşağı hikâyesi olarak okunmasını isterim. Gerek Selçuk abi, gerekse onun kuşağı, dolu dolu geçen yaşamlarında ülkenin her yerinde mücadeleleri ile iz bırakmışlardır. Esen‘in; ilk, orta, lise, üniversite eğitimi, meslek hayatı o kuşağın adeta gerçek bir resmi gibidir. Selçuk Esen‘in özel hayatı, politik ve toplumsal olaylara yönelik verdiği ideolojik mücadele, meslek, meslektaş ve ülke sorunlarına yönelik yaptığı çalışmaların anlatıldığı bu kitabı, ilgiyle okuyacağınıza inanıyorum. Selçuk abi, mücadelesine devam etmektedir. Mücadele kaçkınlarının ve laf ebelerin çokça olduğu çevremizde, son günlerde yürütülen "Tek Adam Diktatörlüğüne HAYIR" kampanyasında da aktif yer almış, bir kez daha toplumsal sorumluluğunu yerine getirmiştir. Selçuk Esen kendi hayatından ördüğü bu hikâyesinde, kişisel ve özel olanın yanında ideolojik ve politik olanları da harmanlıyor. Bu kitap, söyleyecek sözü ve sebebi olanlara da bir çağrıdır. İngiliz şair William VVordsvvorth, Fransız Devrimi‘nin erken idealizmini şöyle dile getirmişti: "O şafakta hayatta olmak büyük bir mutluluk!" Ne mutlu ülkemizde bu mutluluğa erişenlere, iyi ki varsınız, iyi yaşadınız... E. Orhan ÖRÜCÜ Elektrik Mühendisi Nisan 2017
|