Yazar Adı: |
DERLEYEN: BARIŞ ÇOBAN - BORA ATAMAN |
ISBN No: |
978-605-01-0901-6 |
|
Yayın No: |
GY/2016/562 |
Yayın Yeri: |
İSTANBUL |
Sayfa Sayısı: |
76 |
|
|
Feodal dönemin obez imparatorluklarının pek umurunda değildi yoksul halk, çünkü onlar feodal beylere vergilerini ödüyorlar ve gerektiğinde orduya katılıp askerlik yapıyorlardı ya bu yeterdi. Feodal beylerin gördükleri de esas olarak toprak, köyler ve köylü ailelerdi. Tek tek bireyleri ne yapsınlardı? Ancak bu büyük topraklar üzerinde 18. yüzyılda uç vermeye başlayan kapitalist ilişkiler ile birlikte karışıklıklar görülmeye başladı. Artık, herkesin iktidarın gözü tarafından fiilen algılanması gerekli oldu, kapitalist bir toplumda yani mümkün olduğunca yaygınlaştırılmış, mümkün olduğunca verimli bir üretimle birlikte; işbölümünde kimilerinin şu işi, kimilerinin bu işi yapmasına ihtiyaç olduğunda, halkın direniş hareketlerinin, ataletin ya da isyanın, doğmakta olan tüm bu kapitalist düzeni altüst etmesinden korkulduğunda, o zaman, her bireyin somut ve keskin gözetlenmesi gerekti. Bunun için 1785 yılında Mimar Samuel Bentham`dan bir yapı tasarlaması istendi. Tasarımı Samuel Bentham`a; içinde yer alacak sistemleri temellendiren düşüncelerin de kardeşi Jeremy Bentham`a ait bu yapı Panoptikon adıyla anıldı. Panoptikon`un en önemli özelliği, çok sayıda insanın gözetim altında tutulmasını amaçlamasıydı. Michel Foucault, 1975 yılında yazdığı "Hapishanenin Doğuşu" adlı kitabında Panoptikon`u bir iktidar metaforu olarak kullanır. Merkezinden bütün hücrelerin rahatlıkla görüldüğü ama gözetleyen gardiyanların hiçbir zaman hiçbir noktadan görünmediği asimetrik, tek yönlü bir gözetleme sistemi… Elinizdeki kitapta Panoptikon`u çağdaş bir sorunsal olarak ele alan 6 makale yer alıyor. EEMKON 2015 Kongresi`nin "Kent ve Elektrik Sempozyumu" kapsamında yer alan "Gözetim Toplumu – Panoptikon" oturumunun ilgiyle karşılanması, bizlere bu konunun ayrı bir yayın olarak ele alınması gerektiğini gösterdi. Prof. Dr. Ali Ergur`un kaleme aldığı, "Finans Kapitalizminin İçselleştirilmiş Mantığı Olarak Gözetim" yazısında; "Sistemin kendini sürekli olarak yeniden üreterek devam ettirebilmesi, bir diğer deyişle, tüketimi koşullayarak üretim için gerekli döngüyü sağlayan ideolojinin korunması için gerekli olan denetim, dolayısıyla gözetim, teknolojik araçların yarattığı kültürel değerlerin ve hatta varlık nedenlerinin içinde gizli" olduğu saptaması yapıldıktan sonra teknolojik denetimin kullanıcılar için nasıl doğal bir süreç halini alarak gözlerden kaybolduğu ya da yarattığı kültürel değerlerin çekiciliğinde nasıl bir gönüllü katılım yarattığı anlatılıyor. "Gözetimin Toplumsal Meşruiyeti" adlı yazısında Dr. Sevgi Kesim Güven; "Kişisel bilgilerin her gün binlerce kuruluş ve devlet tarafından toplanarak mahremiyetin ya da özel alanın yok edilme durumuyla karşı karşıya bulunulmasına rağmen, gözetim araçları, toplu ya da bireysel bir tepkiyle karşılaşmadan çok hızlı bir şekilde artmaktadır" dedikten sonra gözetimin meşruiyet nedenlerinin önem kazandığının altını çiziyor. Doç. Dr. Bora Ataman ve Prof. Dr. Barış Çoban, "Alternatif Medya ve AntiGözetim" yazılarında; Toplumsal hareketler ve alternatif medya, alternatif yeni medya ve sosyal medya arasındaki ilişkileri ele alarak, özellikle Occupy hareketleriyle birlikte medya çalışmaları ama özellikle de yeni medya ve alternatif medya çalışmaları ile (yeni) toplumsal hareketler çalışmaları arasındaki uzaklık ya da boşluğun kapanmakta olduğuna dikkat çekiyorlar. Çoban ve Ataman`ın büyüteç tuttukları bir önemli konu da, alternatif karşı-göz ile iktidarın gözetim altında tutulması mücadelesinde hackerlerın önemli bir görevi yerine getirmekte oldukları. "Panoptisizm ve Sanat" başlıklı yazısında, Yrd. Doç. Dr. Görkem Kutluer; panoptisizmin sanatla ilişkisini irdelerken, kendini "Surveillance Camera Man" adıyla anonimleştiren Amerikalı performans sanatçısının, gözetleme pratiklerini sanat yoluyla speküle etmesi örneğini aktarıyor. Kamerasını saklama gereği duymadan, tanımadığı insanların görüntülerini kaydeden sanatçı, kamerasıyla sokaklarda, kafelerde, bankalarda, okullarda, restoran mutfaklarında sıradan insanlara yaklaşarak çekim yapmaya çalışır. Filme alınanların tamamına yakını çok sert tepkiler vererek sanatçıyı uzaklaştırmaya çalışsalar da karşılarında kararlı bir kameraman olduğunu görürler; bu tavır onları çileden çıkartır. Kaydı hiçbir koşulda –filme alınanlar tarafından dövülürken bile- durdurmayan sanatçının, bu yaşadıklarını göze alma nedeninin, aklındaki çok önemli bir soruya cevap aramak olduğunu, çekim yaptığı kişilere yönelttiği sorudan anlarız: "Neden şuradaki duvara sabitlenmiş kameradan değil de, bu kameradan rahatsız oluyorsun?" "Bu durumdan kurtulabilmemiz ve interneti daha güvenli bir yer haline getirebilmemiz için devletlerin pervasızca uyguladığı toplu gözetime ve şirketlerin sırf kâr uğruna hepimizin dijital ikizlerini esir alıp satmalarına karşı mücadele etmemiz gerekiyor. Ancak bunu yapana kadar, kendimizi tüm bu gözetim araçlarına karşı savunmamız gerekiyor. Neyse ki bunu nasıl yapacağımızı öğrenmek artık eskisi kadar zor değil" diyen Araştırmacı Yazar ve Dijital Aktivist Ahmet A. Sabancı, "Dijital Gözetime Karşı Savunma Rehberleri" başlıklı yazısında; "Neden İhtiyacımız Var? Nasıl Daha İyi Kullanılabilirler?" sorularının yanıtlarını veriyor. Yasin Özel ve Şevket Uyanık; Bir Bilgi Sızdırma Platformu Olarak "Karakutu Projesi" başlıklı yazılarında; Projenin aktif hale geldikten sonra en büyük ihtiyacı, aynı ABD halkının savaşa karşı tepkisini artırarak Vietnam savaşının bitişini hızlandıran, Vietnam belgelerini sızdıran ABD ordu çalışanı Daniel Ellsberg gibi, Irak savaşında sivillerin bilinçli olarak öldürüldüğünü gözler önüne seren ordu çalışanı Bradley Manning gibi, ABD Ulusal Güvenlik Dairesinin (NSA) dünyayı 1984 distopyasına dönüştürdüğünün belgelerini sızdıran NSA çalışanı Edward Snowden gibi cesur insanlara platform için çağrıda bulunuyorlar. Bilgilendirici ve yararlı olması dileğiyle, iyi okumalar… EMO İstanbul Şubesi 40. Dönem Yönetim Kurulu
|